GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMELER DÜZENİ
MAHKEMELER
Av. Hayri Efe Savran
12/16/20256 min oku
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMELER DÜZENİ: HAK KAYBI TEHLİKESİ VE HUKUKİ LABİRENTİN KARMAŞIKLIĞI
Hukuk sistemimizdeki yargılama süreçleri, hak arama yolculuğunun daha en başında, davanın hangi yargı mercii önünde açılacağına dair kesin ve karmaşık kurallar dizisine tabidir. Bu kuralların doğru tespit edilememesi, telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına, davanın yıllarca sürecek bir usul karmaşasına saplanmasına ve nihayetinde davanın hiç açılmamış sayılması gibi vahim bir sonuca yol açabilir. Bu hayati öneme sahip kurallar bütünü "Görev" ve "Yetki" olarak iki ana başlıkta incelenir.
I. GÖREVLİ MAHKEME: YARGILAMA TÜRÜNÜ BELİRLEMEDE KAMU DÜZENİ KURALI
Görevli mahkeme, bir davanın konusunun değeri ve miktarına bakılmaksızın hangi tür yargı yerinde (örneğin, Asliye Hukuk, Sulh Hukuk, Tüketici, İş, Ticaret Mahkemesi gibi) görüleceğini belirleyen temel kuraldır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (HMK) göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayılmıştır. Bu, mahkemenin, tarafların herhangi bir itirazı olmasa bile, yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını kendiliğinden (re'sen) incelemek zorunda olduğu anlamına gelir.
Hukuk davalarında, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Tazminat Davalarındaki Görev Karmaşası ve Riski:
Örneğin; ölüm veya bedensel zararlar nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında, HMK'da daha önce tek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olacağına dair bir hüküm bulunmaktayken, bu madde Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir. Ancak, yasal dayanak genellikle Borçlar Kanunu hükümleri olduğundan (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 53, 54, 55), bu davalar hala daha Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmektedir.
Özel Tehlike: Sigorta Şirketleri ve Trafik Kazaları: Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında, davalılar arasında sigorta şirketinin bulunması durumunda büyük bir hukuki karmaşa ortaya çıkmaktadır. Kaynaklara göre, trafik kazaları aslında ticari bir olay değildir. Kazaya karışan araçlar ticari olsa bile, ölüm veya bedensel zarar istenmişse bu bir ticaret davası değil, Borçlar Kanunu hükümlerine dayalı bir hukuk davasıdır. Ancak, sigorta şirketlerinin Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olduğu savunmasıyla, asliye hukuk mahkemelerinde açılan davalar hatalı bir şekilde görevsizlik kararıyla Ticaret Mahkemelerine gönderilebilmektedir. Bu yanlış uygulama, aynı olayda işleten ve sürücü için asliye hukuk mahkemesi, sigorta şirketi için ticaret mahkemesi görevli sayılması gibi garip ve çelişkili sonuçlar doğurmaktadır.
İş ve Sosyal Güvenlik Davalarındaki Kesinlik: İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında, uyuşmazlık İş Kanunu’na veya hizmet sözleşmesine dayandığından görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. Eğer iş kazasında işverenle birlikte üçüncü bir kişi de sorumluysa (örneğin trafik iş kazası), davanın ayrılmaması ve tüm sorumlular hakkında İş Mahkemesinde dava açılması gerekmektedir. Bu, çelişkili kararların önüne geçilmesi amacıyla zorunludur.
II. YETKİLİ MAHKEME: COĞRAFİ KONUMUN BELİRLENMESİ
Yetkili mahkeme, davanın coğrafi olarak hangi yerdeki mahkemede açılacağını belirleyen kurallardır.
Hukuk Davalarında Genel Yetki Kuralı (HMK):
Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir(HMK m. 6). Yerleşim yeri, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
Yetki kuralları, kural olarak kamu düzeninden sayılmaz. Bu, yetkinin bir ilk itiraz olduğu anlamına gelir. Şayet davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetkisizlik itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.
Özel Yetki ve Seçim Hakkı:
Haksız Fiil (Tazminat): Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin (davacının) yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir (HMK m. 16). Davacıya bu mahkemeler arasında bir seçim hakkı tanınmıştır.
Kesin Yetki (Mutlak Tehlike): Bazı durumlarda yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kabul edilerek kesin yetki öngörülmüştür. Örneğin, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılmak zorundadır (HMK m. 12). İrtifak haklarına ilişkin davalarda da taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.
Birden Fazla Davalının Olması:
Davalı birden fazlaysa, dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HMK m. 7). Ancak eğer dava, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açılmışsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verebilir.
Yetkisiz Mahkemede Dava Açmanın Felaketi:
Eğer davacı, kendisine tanınan genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde dava açmayıp yetkisiz bir mahkemede açar ve davalı süresinde yetki itirazında bulunursa, bu durumda seçim hakkı davalıya geçer.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) Yetkili Mahkeme:
Ceza davalarında yetki, sadece yer bakımından düzenlenmiştir. Bu kurallar, yargılamanın engelsiz ve kesintisiz yürütülmesini sağlamak için düzenlenmiştir.
Temel Kural: Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir (CMK m. 12/1). Suçun işlendiği yer; hareketin gerçekleştirildiği veya neticenin ortaya çıktığı yerdir.
Özel Durumlar:
Teşebbüs (Kalan Suçlar): Son icra hareketinin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
Kesintisiz Suçlar (Mütemadi): Suçun sürekliliğinin sona erdiği, yani kesintinin gerçekleştiği yer mahkemesi yetkilidir. (Örneğin, terör örgütü üyeliği gibi temadi eden suçlarda kesintinin gerçekleştiği yer önemlidir).
Zincirleme Suçlar: Son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
Basın/Yayın Suçları: Ülkede yayımlanan basılı eserle işlenen suçlarda yayım merkezi mahkemesi yetkilidir. Görsel veya işitsel yayınlarda da aynı hüküm uygulanır; ayrıca mağdurun yerleşim yeri veya oturduğu yer mahkemesi de yetkili olabilir.
Bilişim ve Banka Kartı Suçları: Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda, mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir (CMK m. 12/6). Bu kural, mağdur açısından hak arama kolaylığı sağlar.
Suç Yerinin Belli Olmaması (CMK 13): Eğer suçun işlendiği yer belli değilse, yetkili mahkeme sırasıyla; şüpheli/sanığın yakalandığı yer; yakalanmamışsa yerleşim yeri; Türkiye'de yerleşim yeri yoksa en son adresi; bu da yoksa ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
Ceza Soruşturmalarında Yetki Uyuşmazlığı:
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 161/7 uyarınca, bir Cumhuriyet savcısı yetkisizlik kararı ile kendisine gelen soruşturmada kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa, yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için dosyayı, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Bu merci tarafından verilen karar kesindir. Bu süreç, yetkili savcılığın tespiti konusunda yargılamayı uzatan ve hukuki belirsizlik yaratan bir mekanizmadır.
III. EN BÜYÜK TEHLİKE: SÜRELERE UYMAMAK VE DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASI
Hukuki süreçte doğru mahkemeyi bulamamaktan daha büyük bir tehdit, usul hataları nedeniyle davanızın tamamen ortadan kalkmasıdır.
Bir mahkeme görevsizlik (HMK) veya yetkisizlik (HMK) kararı verdiğinde, taraflardan birinin, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta (iki hafta) içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi zorunludur.
BU İKİ HAFTALIK SÜRE ZARFINDA BAŞVURU YAPILMAZSA, DAVA AÇILMAMIŞ SAYILIR VE TÜM HAK ARAMA MÜCADELENİZ SIFIRLANIR.
Davanın açılmamış sayılması demek, dava dilekçesinin hukuki sonuç doğurmaması, yani zamanaşımının hiç kesilmemiş sayılması demektir. Eğer bu arada davanızın zamanaşımı süresi dolmuşsa, hakkınız tamamen kaybolmuş demektir.
Ancak bu hayati tehlikeye karşı, yasalarımız Borçlar Kanunu'nda (TBK m. 158), mahkemece görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi sırasında zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, davacıya görevli mahkemede dava açabilmesi için altmış günlük (altmış günlük) ek bir süreden yararlanma olanağı tanımıştır. Bu ek süre size yeni bir dava açma şansı tanır, ancak bu da yeni harç ödemeyi ve tüm sürece yeniden başlamayı gerektirir.
Bu karmaşık prosedürel basamaklar (görevsizlik/yetkisizlik kararının tebliği, iki haftalık kesin süre, davanın açılmamış sayılması ve ardından altmış günlük ek süre), uzman olmayan kişiler için telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olabilecek kritik anlardır. Hukukun bu labirentinde doğru adresi ve zamanlamayı bilmek, en haklı talebinizin bile kurtarılması için hayati önem taşır.
Konuyla ilgili YouTube kanalımızdaki videomuzu izlemek için tıklayabilirsiniz.


Bu bilgi notu genel bilgilendirme amaçlı olup, hukuki danışmanlık yerine geçmez ve özel durumunuza ilişkin detaylı değerlendirme için bir avukata başvurulması zaruridir.
İletişim
Sorularınız için bize her zaman ulaşabilirsiniz.
Bilgilerinizi bırakın, size dönüş sağlayalım.
hukuk@ozugursavran.com
+90 537 513 21 17
© 2025. All rights reserved.
edaozugur@gmail.com
av.efesavran@gmail.com
_