YARALANMALI VEYA ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZALARINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT HAKKI
TRAFIK UYUŞMAZLIKLARI
Av. Hayri Efe Savran
12/11/20255 min oku
Bedensel Zararlar ve Sigorta Hukukunda Tazminat Esasları
Haksız bir eylem veya kaza sonucu bedensel zarara uğramış bireylerin hak arama süreçleri, Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve ilgili özel mevzuat hükümleri çerçevesinde karmaşık ve detaylı bir hukuki incelemeyi zorunlu kılmaktadır. Tazminat hukukunda bedensel zararlar; geçici ve sürekli işgöremezlik, tedavi giderleri ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olmak üzere dört ana başlıkta değerlendirilir. Bu zararların tam ve adil bir şekilde tazmin edilmesi, titiz bir hukuki çalışma ve uzmanlık gerektirir.
Maddi Zarar Kalemlerinin Detaylı İncelenmesi
Bedensel zarar görmüş bir kişinin maddi tazminat talepleri, sadece mevcut kayıpları değil, gelecekteki potansiyel kayıpları da kapsar.
1. Geçici İşgöremezlik Nedeniyle Kayıplar: Kaza geçiren kişinin kalıcı bir sakatlık durumu olmasa dahi, tedavi süresince çalışamaması ve bu sebeple uğradığı iş ve kazanç kaybı "geçici işgöremezlik" olarak adlandırılır. Yargıtay kararlarında bu süreye "mesleki işten kalma süresi" veya "çalışılamayan süre" denilmektedir. Bu süre, yalnızca tıbbi tedavi süresiyle sınırlı olmayıp, aynı zamanda iyileşme (yeniden çalışmaya başlama) süresini de içerir ve bu süre tedavi süresinden daha uzun olabilir.
Önemli bir hukuki detay olarak, bu tür tazminatlar yalnızca meslek sahipleriyle sınırlı değildir. Tedavi ve iyileşme süresince günlük işlerini yapamayan ev kadınları dahi "geçici işgöremezlik tazminatı" talep edebilirler. Ayrıca, ceza davalarında düzenlenen "iş ve güçten kalma" raporları ceza uygulaması yönünden geçerli olsa da, hukuk mahkemelerindeki tazminat davalarında esas alınması gereken süre, kişinin mesleği ve işinin özelliklerine göre belirlenen ve tam iyileşmeyi ifade eden "Tıbbi Şifa" süresidir.
2. Sürekli İşgöremezlik (Kalıcı Sakatlık) Durumu: "Sürekli işgöremezlik" durumları, Adli Tıp dilinde organ yitimi veya organ zayıflaması olarak iki ana bölüme ayrılır. Kişinin beden gücündeki azalma oranına göre sürekli kısmi veya sürekli tam işgöremezlik söz konusu olabilir.
Tazminat hukukunda önemli bir prensip olarak, sürekli kısmi işgöremezlik durumunda kişinin kazancında bir azalma olmasa bile, aynı işi yaparken sakatlığı oranında daha fazla güç ve çaba harcaması (güç kaybı - efor kaybı) tazminat isteme hakkını doğurur. Yargıtay’ın ortak görüşüne göre, beden gücü eksilen kişinin kazançlarında bir azalma olmasa bile, sakatlığı oranında harcayacağı fazla çabanın tazminat olarak ödenmesi zorunludur. Bu anlayış, çalışanlar dışında, günlük işlerini yaparken zorlanacak olan ev kadınları ve emeklilik çağındaki yaşlı erkekler için de tazminat hesaplanmasını mümkün kılmaktadır.
3. Tedavi ve İyileşme Giderleri: Yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve gelecekte yapacağı tüm masrafları isteyebilir. Bu masraflar, doğrudan tedavi giderleri (hastane, ilaç, ameliyat, protez vb.), tedavi sırasında yapılan zorunlu harcamalar (refakatçi, yol giderleri, özel beslenme) ve gelecekte yapılması olası tüm masrafları içerir.
Tedavi Giderlerinde Sorumluluğun ve İspatın Karmaşıklığı
Trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderleri söz konusu olduğunda, sorumluluk alanları Karayolları Trafik Kanunu’nda (KTK) yapılan değişikliklerle karmaşık bir hale gelmiştir.
Sağlık Hizmet Bedellerinde SGK Sorumluluğu: 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile KTK’nın 98. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, trafik kazaları sebebiyle resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması amaçlanmıştır. Bu düzenleme ile, bu kapsamda kalan (belgelendirilmiş) tedavi giderleri yönünden trafik sigortacısının sorumluluğu sona ermiştir.
Sigorta Şirketinin Sorumluluğunun Devamı: Ancak SGK’nın sorumluluğu KTK m. 98 kapsamında kalan sağlık hizmeti bedelleri ile sınırlıdır. KTK’nın 98. maddesi kapsamında olmayan ve belgelendirilemeyen tedavi giderlerinin (örneğin yol, refakatçi, evde özel bakım, tedavi amaçlı beslenme ve barınma giderleri) tahsili hususunda ise sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir.
İspat Zorunluluğunun Yumuşatılması: Tedavi ve iyileşme giderlerinin ispatlanmasında, yaralanan kişiden can kaygısı içinde fatura ve makbuz toplaması beklenemeyeceğinden, Yargıtay’ın yerleşik kararları ile kanıtlama kolaylıkları getirilmiştir. Yargıtay’ın benimsediği ilkelere göre, tedavi giderlerinin belgeye bağlanması koşul değildir. Belge sunulmasa bile, yargıç Borçlar Kanunu’nun 50/2. maddesi (eski BK m. 42/2) çerçevesinde zararı ve kapsamını doğrudan araştırmakla ve uzman bilirkişi aracılığıyla hesaplatmakla yükümlüdür.
Manevi Tazminat: Hakimin Takdir Yetkisi
Bedensel zararlar nedeniyle tazminat taleplerinin bir diğer önemli unsuru manevi tazminattır. Manevi zarar, maddi zarar gibi "malvarlığında eksilme" değil, "kişi varlığında eksilme" veya "kişi haklarına zarar verme" olarak nitelendirilebilir.
Manevi tazminatın maddi tazminat gibi hesaplanması olanaksız olduğundan, yargıda ölçüsüzlük ve belirsizlik süregelmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesine göre hâkim, olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Manevi tazminat miktarı belirlenirken;
1. Tatmin ve Huzur Duygusu: Yarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirecek, elem ve ıstırabı dindirecek bir fonksiyonu olmalıdır.
2. Caydırıcılık İşlevi: Aynı zamanda zarar verenin daha dikkatli ve özenli davranması için caydırıcı etki sağlaması amaçlanır.
3. Özel Durumlar: Hâkimin takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu ve olayın ağırlığı gibi hususları göz önünde tutması gerektiği açıktır.
Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da uygun bir miktar manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir (TBK m. 56/2). Özellikle ağır bedensel zarara uğrayan kişinin yaşam boyu bakıma muhtaç hale gelmesi, yakınlarının yaşam koşullarını da köklü biçimde değiştireceğinden, bu durum manevi tazminat taleplerini haklı kılmaktadır.
Hukuki Destek ve Profesyonel Danışmanlık İhtiyacı
Görüldüğü üzere, bedensel zararlar nedeniyle tazminat hukuku, yasal düzenlemelerin, Yargıtay içtihatlarının ve yargıcın takdir yetkisinin iç içe geçtiği, son derece karmaşık ve teknik bir alandır.
• Haksız fiile uğrayan kişinin yaşamı, mesleği, medeni hali, kusur oranları ve maluliyet oranları gibi birçok kriterin doğru analiz edilmesi ve dosyanın seyrinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
• Özellikle belgelendirilemeyen tedavi giderleri ve güç kaybı (efor kaybı) gibi soyut görünen zararların somutlaştırılması, ancak alanında uzman bir hukuki danışmanlık ile mümkündür.
• Maddi tazminat miktarının tespiti için uzman aktüerya raporları alınması, manevi tazminatta ise hakkaniyete uygun bir sonuca ulaşılması hayati önem taşır.
Bedensel zararlara ilişkin tazminat taleplerinizde hak kaybı yaşamamak ve tüm hukuki yolları eksiksiz kullanabilmek adına, süreci deneyimli hukukçularla yürütmeniz büyük önem arz etmektedir. Hukuk Büromuz, müvekkillerimizin tazminat haklarını kanunlar ve güncel Yargıtay kararları çerçevesinde en doğru şekilde tespit etmek için çalışmaktadır.
Haklarınızın tam olarak tespiti, sorumluların belirlenmesi ve yasal süreçlerin doğru bir şekilde yönetilmesi konularında detaylı bilgi almak ve hukuki danışmanlık hizmetlerimizden yararlanmak için ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.
Not: Bu makale, yalnızca bilgilendirme amacı taşımakta olup, hukuki görüş veya taahhüt içermemektedir. Her somut olay, kendi özel koşulları çerçevesinde, uzman bir hukukçu tarafından değerlendirilmelidir.
İletişim
Sorularınız için bize her zaman ulaşabilirsiniz.
Bilgilerinizi bırakın, size dönüş sağlayalım.
hukuk@ozugursavran.com
+90 537 513 21 17
© 2025. All rights reserved.